Karaciğer insan vücudunda yer alan en büyük iç organdır. Karnın sağ-üst kısmında yerleşiktir. Göğüs ve karın boşluğunu ayıran ve solunumun yapılmasını sağlayan anatomik yapı olan diyafram kası ile yakın ilişkidedir. Karaciğer karnın sağ tarafından başlayarak sol tarafına dek uzanır ancak büyük bir kısmı sağ tarafta yer alır. Mide, dalak, onikiparmak bağırsağı ve kalın bağırsak ile yakın komşuluktadır.

İç yapısı yoğun olarak damarsal yapılardan meydana geldiği için oldukça fazla kan içeren bir organdır. Sindirim sistemi organlarından ve dalaktan gelen bütün kan önce karaciğere uğrar ve burada süzüldükten sonra kalbe gider. Vücudun büyük bir kısmının kirli kanını taşıyan ana toplardamar olan vena kava inferiyorun karaciğerdeki bir oluktan geçtiği gerçeği de göz önünde bulundurulursa, karaciğer cerrahisinin neden zor ve riskli olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Sayısız göreve sahip olmakla birlikte, karaciğerin en önemli görevleri bazı maddelerin sentezlenmesi ve bazı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Karaciğer hücreleri pıhtılaşma, taşıma, depolama ile ilgili birçok biyolojik maddenin yapılmasından sorumludur. Karaciğerde zararsız hale getirilen atıklar ise safra yoluyla bağırsağa atılırlar. Bu nedenle safra yapımı ve salgılanması vücut için elzem bir olaydır.

Karaciğer müthiş bir işlev yeteneğine ve inanılmaz bir yenilenme kapasitesine sahiptir. Sağlıklı karaciğerin %75-80’i çıkartılsa dahi, geriye kalan karaciğer dokusu yeterli olabilir. Geride kalan karaciğer dokusu hızla kendini yenilemeye başlar ve ilk bir hafta içinde hacminin iki katına ulaşabilir.

Karaciğer cerrahisi zor bir cerrahidir. “Basit karaciğer ameliyatı” diye bir kavram yoktur. Tüm karaciğer ameliyatları büyük ve ciddi ameliyatlardır. Ne mutlu ki hem anestezi hem de cerrahi tekniklerinde kat edilen gelişmelerle birlikte karaciğer ameliyatları daha sorunsuz ve güvenli uygulanabilir hale gelmiştir. Ameliyatlar artık daha az kan kaybı ile yapılabilir durumdadır; öyle ki karaciğer ameliyatlarında bir zamanlar kural olan kan nakli artık neredeyse istisna haline gelmiştir. Büyük karaciğer ameliyatlarında %20 civarında olan ölüm oranı bu gün artık %1’lere inmiştir. 

Bir zamanlar sadece açık yöntemle yapılabilen karaciğer ameliyatlarının çoğu günümüzde artık rutin olarak kapalı yöntemle (laparoskopik veya robotik) gerçekleştirilmektedir. Ben de mümkün olan her durumda kapalı cerrahi yöntemlerini tercih ediyorum çünkü bu yöntemlerin açık cerrahiye kıyasla belirgin avantajları mevcuttur.